ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

BİRECİK

İlçedeki temel ekonomik etkinlik tarım ve tarıma dayalı küçük sanayidir. Bitkisel üretim oldukça çeşitlenmiştir. İklimin ve toprakların elverişliliği nedeniyle buğday ve arpa gibi tahılların yanı sıra mercimek, pamuk ve antepfıstığı gibi ürünlerde yetiştirilir. Şanlıurfa ilinde zeytinciliğin en gelişkin olduğu ilçe Birecik’tir. İldeki toplam 66 bin dolayındaki zeytin ağacının yaklaşık yarısı burada bulunur. Aşiret ilişkilerinin hale bir ölçüde sürmekte olduğu ilçede hayvancılık da önemli bir geçim kaynağıdır. En çok küçükbaş hayvan beslenir; yağ, peynir, yün, yapağı gibi hayvansal ürünler elde edilir. Sanayi, başta dokuma ve gıda olmak üzere, yetiştirilen tarım ürünlerinin işlenmesine dayanan küçük işyerlerinden oluşur.
Birecik, yüzey şekillerinin elverişliliği ve Fırat Irmağı kenarında önemli bir köprübaşı olması nedeniyle, eski çağlardan beri çeşitli yerleşmelere sahne olmuştur. 2. bin yıllarda Hititlerin elinde bulunan yörenin o sıralardaki adının Birthe olduğu söylenir. İÖ 9. yüzyılda Asurların eline geçen Birecik, daha sonra sırasıyla Pers, Mekadonya, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşadı. 780’de Arap işgaline uğradı. 11. Yüzyıl sonralarındaki Selçuklu egemenliğinden sonra yeniden Bizans’ın eline geçti. Artuklu, Eyyübi, Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerini, 1502’de başlayan Safevi egemenliği izledi. Birecik 1517’de Osmanlı topraklarına katıldı. 19. Yüzyıl sonralarında Halep vilayetinin Urfa sancağına bağlı bir kaza olan yöre, 1919’da bir süre İngiliz işgalinde kaldı.
%
Yünler, kiriş gerilmiş ağaç yaya Hallaç tarafından tokmakla vurulmak suretiyle kabartılır. Yere serilen Amerikan bezi üzerine ham keçeden kesilmiş renkli nakışlar dizilir. Bunların üzerine kabartılmış yünler serilir. Serilen yünler el ile sulanarak yerde ağaç bir direğe rulo yapılmak suretiyle sarılır. Rulonun her iki ucu ve çevresi kendir ile iyice bağlanır. Ayakta tepme işlemine geçilir. Keçenin büyüklüğüne göre iki yada beş kişi ile yapılan tepme işleminde rulo ayakla ileri geri hareket ettirilerek vurulur. Yarım saat süren bu ilk tepme işleminden sonra rulo açılır. Keçenin dağınık kenarları düzlenir. Tekrar su serpilerek ağaç direğe sarılır. Üç saat sürecek olan ikinci tepme işlemi başlar. Bu işlem sonun da yünler sıkışmış, ancak birbirine tam olarak kaynaşmamıştır. Buna “Ham Keçe” denilmektedir. Sıra ham keçenin pişirilmesine gelmiştir. Mahmut Paşa Hamamı’nın ılıklık bölümüne götürülen keçe, bir insanı kucaklayıp göğüsle dövebileceği bir şekilde katlanır ve hamamın sekisi üzerinde çevrilmek suretiyle göğüsle dövülür. Keçeyi göğüsleyenin teri, hamamın sıcaklığı ve su, yünlerin iyice kaynaşmasını sağlar. Beş saat süren bu işlem çok yorucu olur sanatın en zor yanıdır.